
Bu albümde aldığım koku beni o, eskilere olan özlemime götürdü. Bir gün öğlene doğru kapım çaldı ve elime ulaşan bu albümle uyandım. Albüm elime ulaştığından beri hemen hemen günün 12–13 saatini sadece ‘’Son Kahve’’ye ayırıyorum. Bu kadar içten ve samimiyetini korumuş bir albümün bize sunacağı çok şey var. Yeter ki biz onu keşfedelim. O zaman ''Son Kahve'' amacına ulaşacaktır. Bu albüm için düz bir yorum yapmak istemeyişim belki de bundan dolayıdır. ‘’O şarkı böyle, şu şarkıda gitarlar şöyle kullanılmış’’ gibi cümleleri kullanmaktan ziyade, albümün bende yarattığı düşünceyi siz okurlara iletmek istedim. Çocukluğuma olan özlemimi buldum ''Son Kahve'’de, eskileri buldum, hayallerimi buldum ve her şeyden de önemlisi; samimiyeti buldum… Bu kadar alternatif bir yana, Murat Durmaz’ın ne kadar sade bir albüm bırakmak isteyişini, albümün içinde gezinirken o ayrı dünyada görmek mümkün. Sıradan bir rock albümü dinlemiyor oluyorsunuz, sıradan Türkçe sözlü müzik dinlemiyor oluyorsunuz... Enstrümanlar sizi doyuruyor. Müzikal anlamda doygunluk olduğu kadar liriksel açıdan bu albümün bıraktığı izler sizi geçmişe götürüyor.
Aslında albüm yepyeni bir albüm olduğunun getirisi olarak, eskiyle bütünleştiği de çok açık. Buradan çıkaracağımız sonuç şudur ki; geçmişle şimdiki zaman arasında belirgin olmayan bir çizgisi var ''Son Kahve''nin. Taraf konusunda kesinlikle saf belirlemek zor. Sizlere son söz olarak şunları belirtmek istiyorum. Albümü bulma şansınız ne kadar yüksek bilmiyorum ama edinebilmek adına oldukça çaba gösterin. Çabalarınız boşa olmayacaktır…
Not: ‘’Son Kahve’’, ‘’Büyükdükçe’’, ‘’Postacı’’ kesinlikle dinlenilmeye değer enfes şarkılardan sadece birkaçı…
Serkan BEYDE
Şehir Rock internet dergisi 2006
No comments:
Post a Comment